Kapsam

Türkiye’nin finans ve bankacılık sektörü, yasal, kurumsal ve teknik altyapı ile yetişmiş insan gücü açısından önemli bir noktaya gelmiştir. Türk finans ve bankacılık sektörü, Avrupa Birliğine (AB) en uyumlu mevzuata ve teknolojik donanıma sahip ve AB finans kurumları ile bütünleşmeye en hazır sektördür. Bu bağlamda Banka ve banka dışı finans sektörü, Türk ekonomisinde yaşanan olumlu gelişmelere paralel olarak gösterdiği istikrarlı gelişme ile en modern teknoloji ve güvenlik önlemlerini yeni yönelim ve yaklaşımlar biçiminde Türkiye ekonomisinin emrine sunmuştur.

Gelinen noktada, Türkiye ekonomisinin performansı ile uyumlu olarak yüksek bir performans gösteren Türk bankacılık ve banka dışı finans sektörü hala yüksek bir büyüme potansiyeli taşımaktadır. 2053 hedefleri çerçevesinde Türkiye’nin finansal gelişmişlikte dünyanın ilk on ekonomisi arasında yer alması için, finans ve bankacılık sektörünün yabancı kalıcı sermayeyi çekmeye devam etmesi ve bu sermayeyi yatırım ve istihdama yönlendirmesi gerekmektedir.

Gelişmekte olan ülkelerde yaşanan ekonomik krizleri tetikleyen en önemli unsurlar, finans ve bankacılık sektöründe yaşanan olumsuz gelişmeler nedeni ile ortaya çıkmaktadır. Ancak 2001 krizi sonrasında Türk finans ve bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılması, istikrar ve doğru makro ekonomik politikalar, Türk finans sektörünün gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdekine kıyasla, bu krize daha hazır ve güçlü girmesini sağlamıştır. Alınan tedbirler ve nispeten iyi kriz yönetimi sayesinde, Türkiye ilk ve en hızlı toparlanmaya başlayan ülkelerden biri olmuş, 2009 yılının son çeyreğinden itibaren tekrar hızlı bir büyüme sürecine girmiştir. AB’ye üye olma yolunda azim ve kararlılığını sürdürecek görünen Türkiye, bölgesel konumu itibariyle Orta Doğu, Orta Asya, Kuzey Afrika ve Doğu Avrupa için bölgesel finans kaynaklarının toplanması ve yönlendirilmesi konusunda önemli bir merkez olma potansiyeli ve fırsatı taşımaktadır.

Bu açıdan, tüm sosyolojik, ekonomik ve siyasi dışsallıklar gözetilerek, hâlen bir finans şehri olan İstanbul’un uluslararası finans merkezi hâline getirilmesi için gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Bunun için uluslararası standartlarda bir hukuki düzenlemenin hazırlanması; finansal ürün ve hizmet çeşitliliğinin artırılması; vergi sisteminin basitleştirilmesi ve etkinleştirilmesi; düzenleyici ve denetleyici çerçevenin geliştirilmesi; ulaştırma, haberleşme, temizlik ve şehir planlama gibi fiziksel ve teknolojik altyapının güçlendirilmesi; nitelikli insan kaynağı ihtiyacını karşılayacak bir eğitim altyapısının sağlanması fevkalade önemlidir. Bütün bunların önünde, yanında ve arkasında dünya ölçeğinde tanıtım, izleme yapacak bir organizasyon yapısının oluşturulmasına önemle ihtiyaç vardır.